top of page

Bodrum’un Lüks Emlak Dünyasında Yaşanmış 5 Komik Satış Hikayesi


Türkiye'nin Bodrum ilçesinde lüks bir villanın panoramik manzarası, modern mimari ve Ege Denizi'nin huzurlu görüntüsü

Lüks emlak danışmanlığı mesleği dışarıdan oldukça ciddi bir iş gibi görünse de, içinde komedi unsurları barındıran, insan doğasının en absürt yanlarını sergileyen olaylarla doludur. Hele ki Bodrum gibi, hem yerli hem yabancı yatırımcıların akınına uğrayan, lüksün ve abartının merkezi olan bir bölgede çalışıyorsanız… İşte size, bu sektörde geçirdiğim yıllar boyunca unutamadığım, sonu mutlu biten ama baştan sona kahkahalarla hatırladığım 5 komik satış hikayesi!


1. "Denize Sıfır mı? Denize Yakın mı?"

Bir gün ofisimize elinde harita ve pusulayla bir çift geldi. Kadın, denize sıfır bir yazlık almak istediklerini söyledi. Erkek ise sürekli “Denize sıfır mı, yoksa denize yakın mı daha iyi olur?” diye sormakla meşguldü. Aralarında ciddi bir anlaşmazlık olduğu belliydi.

Neyse, onları uygun bir villaya götürdük. Evin bahçesinden çıkar çıkmaz kumlu bir plaja ayak bastılar. Kadın çok mutlu oldu: “İşte istediğim bu!” dedi. Adam ise bahçede gördüğü musluğu göstererek “Peki, bu musluktan tuzlu su gelir mi? Balık tutabilir miyim?” diye sordu. Bu soruyu cevaplarken ciddiyetimi korumak o kadar zordu ki! En sonunda, adamın kararlılığına dayanamadık ve denizden hortumla bahçeye su çeken bir sistem kurmayı kabul ettik. Bu “yenilikçi çözüm” satış için belirleyici oldu. Evi aldılar, adam da bahçede “deniz keyfi” yapmaya başladı.


2. "Bu Kapıdan Giremezsek Camdan Gireriz!"

Bir diğer müşterim, İngiliz bir iş insanıydı. Bodrum’a birkaç günlük tatil için gelmiş, ama mutlaka bir villa satın alması gerektiğine kendini inandırmıştı. Sorun şu ki, istediği tarzda bir villa bulduğumuzda ev sahibi şehir dışındaydı ve anahtarı yoktu. Evi göstermemiz gerekiyordu çünkü müşterim hemen karar vermek istiyordu. İşte burada Bodrum’un “yaratıcı” ruhu devreye girdi.

Müşteri, “Ben camdan atlayabilirim. Aslında biraz da eğlence olur!” dedi. Şaka mı yapıyor diye düşündüm ama gayet ciddiydi. Daha ne olsun? İkimiz birlikte bahçeye geçip, terasın açık bırakılan kapısından içeri girdik. Ev tam istediği gibiydi, adam “Tamamdır, alıyorum!” dedi. İşte böyle; camdan girerek 20 milyon liralık bir satış gerçekleştirdim. Keşke her satış böyle kolay olsa! Bodrum lüks emlak dünyasına kapıdan giremezsek camdan girerize en güzel örnek :)


3. "Eşim Bu Banyoyu Beğenmez, Ama İkna Edelim!"

Bu sefer müşterim, İstanbul’dan gelen bir beyefendiydi. Kendisi o kadar kararsız biriydi ki, Bodrum’un her taşını görmek istiyordu. Bir gün tam ona uygun bir villa buldum; her şey mükemmel görünüyordu. Ancak sorun banyolardı. Daha doğrusu, adamın eşi banyonun “enerjisini” beğenmemişti. Evet, banyoların enerjisi.

Bu noktada pazarlık yeteneğim devreye girdi. Kadının metafizik kaygılarını hafifletmek için banyoya kristal avizeler asma, duvarlara feng shui tabloları koyma ve yer döşemelerini değiştirme sözü verdik. Adam da eşine dönüp, “Ama tatlım, burada banyonun enerjisi kötü olsa bile deniz sadece iki adım ötemizde. Hem meditasyon yaparsın,” diyerek olayı toparladı. Üzerine biraz kahkahalı bir ikna çabası eklendi ve satış gerçekleşti.


4. "Komşuların Horlamadığına Emin Misiniz?"

Bodrum, insanın en tuhaf sorularına bile alışabileceği bir yer. Ancak bu hikaye gerçekten zirveydi. Bir müşterim villanın muhteşem manzarasına bakarken “Peki komşular horlar mı?” diye sordu. İlk başta duymazdan geldim, ama ısrarla soruyu tekrarladı.

Şaka yapmadığına emin olduğumda kendisine, “Efendim, şimdi komşularınıza da bir uyku testi yaptırmamız gerekiyor galiba!” dedim, hafif sarkastik bir dille. Neyse ki espriyi anlayıp gülmeye başladı. En sonunda, sessiz bir bölgeyi tercih etmesinin daha iyi olacağını söyleyerek işi tatlıya bağladık. Satış bittiğinde, bana “Yine de komşularla iyi anlaşmamı sağlayacak mısınız?” diye sormayı ihmal etmedi.


5. "Kedim Beğenirse Alırız!"

Son hikaye, ev seçme sürecine kedisini dahil eden bir çifte ait. Bodrum’da lüks bir villa arıyorlardı, ama kararın asıl sahibi onların kedisiydi. Her evi gezerken kediyi de yanlarında getiriyor, kedinin tepkilerini izliyorlardı.

Bir gün, gerçekten muhteşem bir villa bulduk. Çift evi çok beğendi, ama kedinin kararını bekliyorduk. Kedi, salondaki büyük bir koltuğun üzerine çıkıp keyifle esnemeye başlayınca kadın coşkuyla bağırdı: “Bu evde yaşamayı kabul etti!” İşte bu sözlerle anlaşmayı imzaladık. Kedinin keyfi, 35 milyon liralık bir satışı garantiledi.


Sonuç: Komedinin Ortasında Ciddiyet

Emlak danışmanlığı, sadece satış yapmak değil, aynı zamanda insan psikolojisini anlamak ve müşterinin hayal dünyasına adapte olmaktır. Tabii ki bu süreçte yaşanan komik olaylar, mesleğin tuzu biberi. Bodrum gibi rengârenk bir bölgede, hayallerin gerçeklerle harmanlandığı bu meslekte, yaşananları kahkahalarla hatırlamak en büyük ödül.

Eğer bir gün deniz manzaralı, sessiz komşulu ya da "kedi onaylı" bir ev arıyorsanız, sizi de beklerim! Kim bilir, belki siz de bir sonraki blog yazımda başrol olabilirsiniz. 😊


Yiğit Yıldırım

Kasım 2024

Comments


bottom of page